28 Temmuz 2013 Pazar

İtalya'nın yemek festivalleri



İtalya kelimesi boşu boşuna yemek çağrışımı yapmıyor. Bu hafta sonu için seçtiğim konu İtalya'daki yemek festivalleri. Da Vinci'nin Sofrası kitabında bir bölüm yemek festivallerine ayrılmıştı. Bu listeye biraz daha ekleme yaparak size yazmaya başlıyorum.
Şunu unutumamak gerekiyor, hayatta her konuda hedef koymak. Çoğumuz için gezip görmek gibi basit bir konu için bile. Ben bu festivallerden birine katılmak üzere kendime hedef koydum. Sizin seçiminiz hangisi olacak merak ediyorum :)

Polentonissimo, "tarifler bölümünde daha önce sizlerle polenta tarifi paylaşmıştım" fırtına sırasında bir grup demirciyi polenta ve omlet vererek açlıktan kurtaran Markiz Rovere'nin anısına her yıl 6 Mart'ta, Bormida Manastı'nda kutlanır. Kutlama için dev bir polenta yapılarak üzeri sosis ve salamla kaplanır; yanında da 40 kilo soğanlı omlet yapılır. Her iki yemek de kasabanın merkezindeki meydanda servis edilir.

Aynı tarihe yakın, Borgo Tossignano'da ise yine sosis, kıyma ve parmesan peyniri içeren iki tondan fazla makarnanın sunulduğubir festival yapılır.

 "Festa del Riso" ise her mayıs ayının son Pazar günü, Villimpenta'da gerçekleşiyor. Bu festivalde risotto yerine pilota adı verilen bir cins pilav yapılır.  Pilavın adı, eskiden buğday kabuklarını soyan, pilotata adı verilen kişilerden geliyor. Bu festival pirinç ekimi zamanını kutlamak için gerçekleşir.

Kendi adına bir de facebook sayfası bulunan biraz daha meşhur bir festival, La Sagra dell'Uva... Eylül ve Ekim aylarında bu kutlamanın yapıldığı en ünlü yerlerden biri de Roma yakınlarındaki Marino'dur. Üzüme ve varoluş nedenine adanıyor...
 https://www.facebook.com/media/set/?set=a.10152143202060456.920232.134634215455&type=3

Bir  diğer festival Sardunya Adası'ndaki Quart Sant'Elena'da düzenlenen Sagra dell'Uva. Sadece şarap ve üzüm değil, her yerde yetişen bademden yapılan tatlılar ön planda.

Perugia'daki sekiz günlük festivale konu olan bir başka tatlı ise çikolata. Ekim ayında gerçekleştirilen Eurochocolate, bir milyondan fazla katılımcısı ile ülkenin en büyük festivallerinden birisidir.

Sardunya adası'nda birisi Temmuz, biri de Ağustos olmak üzere iki farklı domates festivali bulunurken, Sicilya'daki festival Mayıs ayında Ragusa'da yapılıyor.

Son olarak, Sicilya'da iki farklı festival: Ekim ayında gerçekleşen Sagra del Pistacchio, fıstık festivali Etna Dağı'na yakın Bronte'de gerçekleşiyor. Festivalde fıstık ile yapılmış dondurmlar, pesto soslar, hatta yeşil Nutella'nın varlığından söz ediliyor :)

Diğer festival ise "Sagra della ricotta e del formaggio", Sicilya'daki en eski festivallerden birisi olduğu belirtiliyor.  Taza ricotta peynirinin kutlaması yapılıyor. Ricotta ile yapılan birçok ürünü tatma şansınız oluyor. Cassata ve Cannoli, çok önemli iki tatlıyı da tadabiliyorsunuz. Tarihi 25 Nisan. Balayında Sicilya'da olduğumuz için müthiş Cannoli'leri yeme şansım olmuştu :)

Hangisini seçtiğimi gelince, Sagra dell'Uva... Hem yemek festivali hem de güzel Sardunya Adası'nı görmeyi tercih ediyorum.

26 Temmuz 2013 Cuma

Pistachio / Fıstıklı Biscotti

Biscotti- British English "bisküvi" kelimesinin karşılığı, Fransızca'dan türetildiğine inanlıyor ve Latince de " çift pişirme" anlamına geliyor. Bu durumda ismi tarifin yapılışına aslında bire bir sadık kalıyor. Aşağıda detaylarını göreceksiniz. İstanbul'da çok fazla yerde biscottiye rastlamadım. Önerebileceğim tek bir adres var: Bebek Mangerie. Evde kendim yapmayı ilk defa denediğim için bu zamana kadar Mangerie'ya yolum her düştüğünde eve de alıyordum. Umarım bu tarif artık bu duruma çözüm olur :) Fırından çıkmadan önce size tarifi yazmaya başlayayım istedim.
Lezzeti hakkında yorumlar daha sonra :)




Malzemeler

  • 6 cl sızma zeytinyağ ( 1 kahve fincanından biraz az)
  • 350 gr un
  • 150 gr şeker
  • 2 yumurta
  • 2g tuz
  • 5 gr soda
  • 180 gr Antep fıstığı
  • 1 limon kabuğu rendesi
  • 1 portakal kabuğu rendesi
  • 3 çorba kaşığı limon suyu
  • vanilya özütü

Hazırlanışı

  1. Fırını 150 derece ısıtın.
  2. Fıstıklar hariç tüm malzemeleri mikserinizin hamur karıştırıcı aparatı ile 30 sn- 1 dk. arasında karıştırın. Büyük bir kap içinde fıstıkları da ilave ederek yoğurmaya başlayın. 
  3. Fıstıklar tamamen hamur içinde kaldıktan sonra hamuru 20 cm uzunluğunda sosis şeklinde bir rulo yapın. Üstünü fruktoz veya esmer şeker serpin.
  4. Fırın kağıdı koyulmuş tepsiye hafif yayarak yerleştirin. 35 dakika süre ile pişirin
  5. Fırından alın ve 10 dakika soğumasını bekleyin.
  6. 15 mm incelikte verev şeritler halinde kesin. 8-10 dakika kadar daha fırında pişirmeye devam edin. Daha kuru ve kıtır kıtır olmasını sağlayacak.
Sonucu açıklıyorum, tadını çooook sevdim ;)
(Tarif Le Pain Quotidien'e ait)















23 Temmuz 2013 Salı

Pazı ve Rokfor Soslu Bonfile

Mutfakta bu kadar şey denememe rağmen, herkes için değişmeyen tek bir gerçek var: "Bonfile". Yemekte bonfile var dediğim zaman akan sular duruyor. Çoğu erkeğin en sevdiği yemek et. İtirazım yok, güzel hazırlanan bir et yemeği karşısında durmak zor olabiliyor. Ama alkali mutfakta yazdıklarımı hatırlayarak bu şekilde bir tabak servisi yanında 3 katı oranında yeşillik yemeyi unutmayın.



Malzemeler
  • 4 parça bonfile, her biri 175-200 gr
  • 20 gr tereyağ
  • 3+1/2 zeytinyağ
  • Deniz tuzu
  • karabiber
Pazı
  • 600 gr pazı
  • 3+1/2 çorba kaşığı krema
  • 30 ml süt
  • 30 gr rokfor peyniri 
  • 20 gr tereyağ



Hazırlanışı




  1. Pazıları yapraklarından ayırın. Sap kısımlarını yıkayın ve küçük çubuklar halinde doğrayın. Rastgele şekilde yaprakları doğrayın. Kaynayan tuzlu suda yaprakları pişirin. Daha sonra onları alıp sapları 15 dakika kadar pişirmeye devam edin. 
  2. Başka bir kapta krema, süt ve rokfor peynirini karıştırın. Kaynamaya başlayınca karıştırın ve ateşten alın. ( Tarifte belirtilen ölçüden biraz daha fazla rokfor kullanmayı tercih ettim)
  3. İyice ısıtılmış, kızgın bir tavada daha önce oda sıcaklığında beklettiğiniz eti ( ben tercihen zeytinyağ, tuz ve tane karabiber ile dinlendiriyorum) yağı ekledikten sonra iki yüzünü daha sonra çevresini pişirin.
  4. Pazıların sapları ile rokfor peynir sosunu buluşturun :) Başka bir kapta pazı yapraklarını az miktar su ve 1 kaşık tereyağda tekrar ısıtın. 
  5. Bonfilenizi kesme tahtası üstünde dilimleyip veya bütün halde servis tabağına alabilirsiniz.
  6. Etiniz yanında yeşil yaprakları ve bonfile soslu pazı sapları ile hazır. 
* Tarif "Culina Mundi" kitabına aittir. Bazı değişiklikler yapılmıştır.

Bir Fransız mutfağı tarifi verdiğime göre eşlik edecek Fransız klasiklerinden birini paylarak tamamlıyorum :) Al dente lütfen'den afiyet olsun.


19 Temmuz 2013 Cuma

Spaghetti Bolognese/ Spaghetti yerken kimse yalnız kalmaz...

En son yazdığım yazıların birinde sizlerle çok sevdiğim bir spaghetti bolognese tarifini paylaşmak istediğimden bahsetmiştim. Bu akşam tüm malzemeleri aldım ve 2 saat sürecek uzun çalışmaya başladım. Ancak bu süre sizi korkutmasın çünkü sonucun birçok restaurantta yediğiniz bolognese sostan çok daha iyi olduğuna eminim.
Tarifi Emeril Lagasse'nin programında izlemiştim. Her zaman çok sevdiğim türde yemekler yapmasa da bu tarif çok güzel.
Detayları vermeden önce, makarna ile ilgili sevdiğim birkaç ünlü sözle başlayalım :)

"Spaghetti yerken kimse yalnız kalmaz." Robert Morley
"Evlilik yalnızca bir tabak fettuccine paylaşmak değildir, öncelikle fetuccine yenecek restoranı bulmaktır." Calvin Trillin


Malzemeler


  • Zeytinyağ
  • 1+1/2 soğan
  • 3/4 su bardağı küp doğranmış havuç
  • 3/4 su bardağı küp doğranmış  kereviz sapı
  • 1 kaşık doğramış sarımsak
  • tuz
  • karabiber
  • 2 defne yaprağı
  • 1/2 çay kaşığı kekik
  • 1/2 çay kaşığı tarçın
  • 1/2 çay kaşığı muskat
  • Yarım kilo kıyma
  • 2 yemek kaşığı domates salçası veya püresi
  • 1 bardak kırmızı şarap
  • 2 kutu doğranmış domates
  • 1 bardak domates rendesi
  • 2 çay kaşığı şeker
  • 1/4 bardak krema
  • 2 kaşık tereyağ
  • 3 kaşık doğranmış maydanoz
  • 1 paket spaghetti
  • Parmesan
Hazırlanışı


  1. Büyük bir kapta zeytinyağı ısıtılır. Sonra soğan, havuç ve kereviz sapları eklenir. 5 dakika hafif yumuşayana kadar pişirilir.
  2. Bu aşamada sarımsak, tuz, karabiber, defne yaprağı, kekik, tarçın, muskat eklenir.
  3. Domates püresini ekleyin ardından 2 dakika sonra şarabı ekleyin. Şarabın yarısı buharlaşana ve kabın dibi hafif kahverengileşene kadar pişirin.
  4. Domates rendesini ve küp doğranmış kutu domatesi ve şekeri ekleyin. Sos hacimli bir hal alıncaya kadar yaklaşık 1 saat kadar pişirmeye devam edin.
  5. Krema, tereyağ ve maydanoz ilave edin. 2 dakika sonra içinden defne yapraklarını çıkarın. Sos hazır.
  6. Makarnayı 8-10 dakika kadar kaynar suda haşlayın.
  7. Makarna ve sosu bir araya getirin ve karıştırın. Servise hazır. Parmesan peyniri rendesi ile servis edin.
* Tarifte ilk etapta bacon ekleniyor ve yağda pişiriliyor. İstenirse bu aşama da yapılabilir.








16 Temmuz 2013 Salı

Kağıtta portakallı levrek, pipirrana, çikolatalı mus

Evde 1 hafta balık yapılmasa hem sağlıklı, Omega 3 kaynağı bir besini yemiyorum hem de benim için et ile eş değer güzellikte bir besinden uzak kalıyorum diye üzülüyorum. O yüzden bu haftanın önerisi balık tarifi.  Balık olunca üstüne tatlısız olmaz dediğimiz için Belçika taraflarından bir tatlı ile devam edeceğim.  Son olarak İspanyol tapas tarifleri içinde yer alan bir salata ile tamamlıyorum.

Kağıtta Portakallı Levrek
&
Pipirrana (Taze domates ve biber salatası)
&
Çikolatalı mus (Mousse)


Kağıtta portakallı levrek


Malzemeler

  • 3 sıkma portakal
  • 4 çubuk tarçın
  • 4 levrek fileto
  • Zeytinyağ
  • Pişirme kağıdı
Hazırlanışı
  1. Fırını 180 dereceye ayarlayın.
  2. Bir portakalın kabuğunu rendeleyin ve suyunu sıkın
  3. İki portakalı ince ince dilimleyin
  4. Levrek filetoları fırça ile yağlayın
  5. Üzerine bir tatlı kaşığı portakal suyu dökün ve rendelenmiş portakal kabuklarından serpin
  6. Arasına birkaç dilim portakal koyun
  7. Diğer parçayı üzerine kapatın
  8. En üste tarçın çubuğunu koyup pişirme kağıdına sarın
  9. 20 dakika pişirin

Pipirrana

Tapas "a bite of Spain" Janet Mendel'in kitabından aldığım bu tarifte, bu salatanın güney İspanya bölümüne ait olduğu belirtilmiş.


Malzemeler

  • 6 orta boy domates, küçük küp halinde doğranmış
  • 3 dal yeşil soğan
  • 2 dolmalık yeşil biber
  • 1 salatalık
  • 1 diş sarımsak
  • 2 kaşık doğranmış maydanoz
  • 3 kaşık sirke
  • 6 kaşık yağ
  • 90 gr ton balığı 
  • 1 haşlanmış yumurta
Hazırlanışı
  1. Domates, soğan, biber, salatalık, sarımsak ve maydanozu karıştırın.
  2. Tuz ilave edin.
  3. Sirke ve zeytinyağ ekleyin.
  4. Tabağa alırken üstüne Tuna ve yumurta ekleyin.

* Fotoğrafta  yumurta eklenmemiştir.


Çikolatalı Mus

Öncelikle asıl tarifte "Mandarine Napoleon" konyak kullanıldığını belirtmeliyim. Bunun yerine ben Cointreau portakal likörü kullanıyorum. Bu tarifi uygularken dikkat edilmesi gereken diğer bir konu ise kullanacağınız çikolata. Çikolatanın içerdiği kakao oranı çok önemli. Ben %70 oranında dark olan çikolata tercih ediyorum.


Malzemeler


Çikolata mus için:
  • 150 gr bitter çikolata
  • 2 yumurta
  • 250 ml krema
  • 40 gr şeker
Nuga için:
  • 150 gr/ (2/3 bardak )şeker
  • 80 gr badem, çekilmiş
  • 50 ml likör

Hazırlanışı
  1. Sıcak su dolu bir kap üstünde başka bir kap içinde çikolatayı benmari eritin. Kısık ateşte erimeye başlasın.
  2. Yumurtaları beyazından ayırın ve sarısını ateş üstünden aldığınız erimiş çikolataya ilave edin. Çırpmaya devam edin. Soğumaya bırakın.
  3. Kremayı mikser yardımı ile çırpın. Karışımın içine nazik bir şekilde ekleyin.
  4. Yumurtanın beyazı bütün haline gelene kadar karıştırın. Şekeri ilave edin. Katı, köpük gibi bir kıvama gelene kadar karıştırın. 
  5. Çikolata karışımı içine yavaş hareketlerle yedirin.( Bu işlemi hızlı yaparsanız sönmesine sebep olur.)
  6. Nuga kısmını hazırlamak için: Şekeri sos kabında orta ateşte eritmeye başlayın. İyice eridiğinde ve altın sarısı gibi bir renk olmaya başlayınca badem parçalarını ekleyin. Karışımı yağlanmış bir fırın kağıdı üstüne dökebilirsiniz. Soğuduğunda küçük parçalar halinde kırın.
  7. Tatlı kabınızın içine önce nuga parçalarını ekleyin. Nugaların üstüne kadar likör ilave edin. Geri kalan bölümü çikolatlı mus ile doldurun. 
  8. Servis edene kadar dolapta bekleyebilir.





14 Temmuz 2013 Pazar

Münferit /Beyoğlu


Uzun zamandır "Münferit"in adını duyuyorduk ancak ziyaret etmeyi başaramamıştık. Dün akşam şeytanın bacağını kırdık ve Münferit'in lezzetlerini denedik. Münferit lokantası Galatasaray Lisesi'nden girince yan sokakta bulunuyor. Bu adresi bir meyhane gibi alıgılamak mümkün mü bilmiyorum. Mini bahçesi, beyaz örtüleri, çalışanları ile tipik İtalyan restaurantlarını çağrıştırıyor.


Yemekler konusuna gelince, menünün hazırlanışı, farklı tarifleri heyecan verici. Daha önce Vedat Milor'dan burada yenilebilecek lezzetleri izlediğim için ne yiyeceğimizi aslında önceden biliyoruz.
Önce sonuç ile başlayayım, tatlılar ve sıcaklar soğuk mezelerden çok daha güzel. Rakı olarak Beylerbeyi rakısı tek seçeneğiniz. Göbek rakısı yeni bir çeşit olduğu için bizim masa da tercih ediliyor.
Rakı hazırlanırken imbiğin en iyi karışımı olan 3. kısmı, göbeğinden alınan bölümü en kıymetli olan olduğu için bu üretim çıkarılmış. *


Soğuk başlangıçlardan biz neler sipariş veriyoruz?
Ördek etli çerkez tavuğu, marine levrek, izmir tulumu. İstavrit salata.

Ördek etli çerkez tavuğu farklı bir lezzet ve soğuklarda en çok sevdiğim. Ördek etli çerkez tavuğu tarifine farklı bir aroma vermiş, sunumu da güzel.  Marine levrek tıpkı tuna carpaccio gibi hazırlanmış. Sunumu çok enteresan ama lezzetini fazla beğenmiyoruz. Peynirler oldukça güzel seçilmiş. İstavrit salatasında ise bildiğimiz roka salatasına farklı aroma verecek birkaç malzeme üstünde kızartılmış istavritler var. Çok daha güzel olabilir sanıyorum.



Ana yemek olarak "Arpa şehriyeli dana yanak" istiyoruz. Etin yumuşaklığı, et suyu ile pişirilmiş şehriyenin lezzeti çok güzel. Yapılışını bilmesem de etin saatlerce pişirildiğine eminim. Bu yemeği herkese önerebilirim.

Tatlı konusu çok yenilikçi. Karışık dondurma ve Brandy soslu çikolata lokması  istiyoruz.                   
Dondurmanın benim için ayrı bir konu olduğunu bloguma yazmaya başlarken paylaşmıştım. Herkesin bir tutkusu vardır ve benim ki kesinlikle dondurma. Gelecekte planladığım işte bu lezzet ile ilgili olacak. Gelelim Münferit'in lezzetlerine...
Dondurma çeşitleri Adaçaylı, salepli ve tahinli (muz püresi ve erik sos ile beraber). Adaçayı olanda çok baskın lezzetini alabiliyorsunuz. Benim favorim salepli, Ömer'in ki tahinli olan oldu.
Diğer tatlı ise çikolatalı lolipoplar: Tadını anlamanız için hazırlanışını anlatıyorum. Benmari eritilen çikolatalar tereyağ ile karıştırıldıktan sonra biraz donması için buzdolabında bekletiliyor ve son aşama olarak kızartılarak karşınıza geliyor. Çikolata şelalesi gibi :) Çok beğendim.
Belirtmem gereken son konu ise, tatlı menüsüne özel içkilerin ayrı olarak listelenmiş olması. Her
tarafta bulamayacağınız bir durum, düşünülmüş olması güzel.
Münferit bence geliştirdiği yeni lezzetler için denenmeyi hak ediyor.


*Arap simyacılar 700 yılı dolayında damıtma tekniğini bulmuşlardır. Damıtma sanatı Avrupa'ya 1100 yılı dolayında, İtalya'daki ünlü Salerno Tıp Okulu üzerinden gelmiştir. 13. yüzyılda yüksek yüzdeli alkol, "yaşam suyu" anlamına Latince "aqua vitae" diye niteleniyordu. Alkole daha sonraları "yanar su" "aqua ardens"denmiştir. 

12 Temmuz 2013 Cuma

Gastros nomos mu?

Bugün yemek tariflerinden, seyehatlerdeki yemeklerden biraz daha farklı bir konuya bakmaya ne dersiniz? Beni şaşırtan, hoşuma giden bazı bilgilere geldi sıra.
Hemen başlayalım...

Gastros (mide) ve nomos " yasa (kural) sözcüklerinden oluşan "gastronomi" sözcüğü sağlığa uygun, iyi düzenlenmiş, hoş ve lezzetli yemek düzeni ve sistemi, kısaca yeme-içme ve sofra kurma bilim ve sanatı anlamına geliyor. Evet, biliyorum bunu birçoğumuz biliyoruz. Peki bu zamana kadar bilmediğimiz şeyler?
Şarapla başlayalım:
Mitolojide şarap, Mısırlılarda Osiris, Yunanlılarda Dionysos, Romalılarda Bacchus gibi tanrıların içkisi olarak kabul edilir.
Şişe mantarı, "mantar ağacı" da denilen Portekiz meşesinin ağaç kabuğundan elde edilir.
Şarap uzmanı ya da şarap tadıcısına önolog ( Yun. "oinos" şarap+ "logos" bilim) denir.

Gelelim bazı kelimelerin nereden geldiğine:
Çorba sözcüğü Farsça, "şorba" "şor" tuzlu + "bag"yahniden gelir. Afganistan ve Pakistan'da şorva, İspanyolca ve Portekizce'de sopa, Almancada suppe şekillerinde karşımıza çıkıyor.
Türkçe "mutfak" sözcüğü, et pişirilen yer anlamına Arapça "matbah" sözcüğünden gelmektedir.
Başka bir konu ise yoğurt: yoğurt tülbentin içine konup asılarak suyu sızdırılırsa süzme yoğurt/ labne (ar.Labneh) elde edilir. Bu terim günümüzde daha çok tutsuz yumuşak peynir ya da krem peyniri anlamında kullanılmaktadır.
"Pandispanya" adı verilen bol yumurtalı yağsız kek ise, "İspanyol ekmeği" ( pan di Hispania) anlamına gelmektedir.
Amerikan yerlilerinin "komoto", İnkalıların "papas"dedikleri patatese İngilizler "potato", Fransızlar ise "pommo de terre"demişler.
Restoran sözcüğü Fransızca "canlandıran/tazelik ve dinçlik veren" anlamına restaurant sözcüğünden gelmedir ve ilk başlarad et suyu temelinde şifalı ilaç anlamında kullanılıyordu.

Marie-Antoine Careme, Napoleon Bonaperte'nin aşçısı olmuştur. Careme, yemeğin kıvamına, aromasına ve lezzetine değer katan sosları beş ana başlık altında sınıflandırmıştır. "Espagnole", "tomato", "bechamel", "veloute" ve "Hollandaise". Bu sınıflandırmaya katılmamak mümkün değil :)

Roma &Napoli gezimizden...
İtalya Kralı I. Umberto (1844-1900) ile Kraliçe Margherita di Savoia 1871 yılında Napoli'de tatildelerken, pizza ustası Raffaele Esposiyo'yu saraya davet ederek kendilerine ikramda bulunmasını isterler. Esposito onlara üç çeşir pizza sunar. Bunlardan İtalyan bayrağı renklerindeki mozarellalı, fesleğenli ve domatesli olan pizza, kraliçenin takdirini kazanır ve ona "Pizza Margherita" adı verilir.


Sizi daha fazla bilgi ile sıkmadan ilk etap ilginç bilgileri Prof. Dr. Zeki Tez'in" Lezzetin Tarihi" kitabını kaynak göstererek tamamlıyorum.


3 Temmuz 2013 Çarşamba

Sauteed Clams Linguine/ Kum midyeli linguine


Blogun ismi "al dente lütfen" olur da şöyle dişe gelir bir makarna tarifi olmaz mı? Bu soruya cevap veren aradığım lezzete uygun bir tarifi şimdi sizlere anlatmaya başlıyorum.Aslında beraberinde çok sevdiğim bir bolognese spaghetti tarifi  verecektim ancak onu yakın zamanda hazırlayamadığım için bu tarifi tek başına paylaşıyorum.

İtalyan balıkçılara göre en iyi deniz ürünleri Sicilya ve Venedik çevresindeki sularda bulunuyor: Gambero ( ıstakoz), Ostrica ( istiridye) ve midyeler...
Bu tarifte midyelerin doğal lezzetine, buharda maydanoz sapı tadı ilave oluyor. Önemli nokta, maydanoz saplarının midye kabuklarının açıldığı ana kadar tutulması. Daha fazla kalırsa orjinal lezzetinde farklılık yaratabiliyor.
Diğer önemli detay ise Vongole midyeler içinde çok fazla kum barındırıyor. Bu durumdan kurtulmak için iki saat temiz bir su içinde bekletilmeleri gerekiyor.
Kitapta şef, sotelenmiş midyelerin birçok farklı servisi olduğunu belirtiyor. Eğer makarna ile servis etmek istemezseniz sarımsaklı ekmekler ile hazırlanabilir. Benim gibi bir midye canavarıysanız kendi suyu ve şarap oranı arttırılıp çorba olarak servis edilebilir.

Sauteed Clams Linguine:

Malzemeler




  • 1 kilo kum midyesi
  • 2 diş sarımsak
  • 1 soğan
  • 1 küçük acı biber
  • 4 domates
  • 4-5 parça maydanoz sapı
  • 2 kaşık zeytinyağı
  • 100 ml/ 7 çorba kaşığı beyaz şarap
  • 1 paket linguine makarna ( Genellikle Barilla tercih etsem de, bu türde Pastavilla seviyorum.)

Hazırlanışı




  1. 2 saat süre ile midyeleri soğuk suda bekletin.
  2. Sarımsakları, soğanı ve kırmızı biberi çok ince şekilde doğrayın. Domatesleri küp küp doğrayın. Tavada bulunan yağı kızdırın ve sarımsak, biber ve soğan kahverengileşmeye başlayana kadar pişirin.
  3. Midyeleri ekleyin. Kahverengi bir renk almadan domatesleri ekleyin.
  4. Maydanoz saplarını ekleyin, 1 dakika süre ile tavanızı tüm içeriğin karıştığına emin olana kadar karıştırın. 
  5. Beyaz şarabı ekleyin. Kısık ateşte karışımın şarabı çektiği süreye kadar pişirin. 
  6. Midyeler açılmaya başlayında maydanoz saplarını almaya başlayın. maydanozun yapraklarını doğrayıp ekleyin. Bir dakika sonra ateş üstünden alın.
  7. Başka bir kapta kaynar suda hazırlanan makarnayı süzdükten sonra hazırlanan midye ve soslar ile karıştırılır.  
Ve lezzetli kum midyeli linguine'niz hazır :)