5 Ocak 2014 Pazar

Bir pazar önerisi... Maria'nın Bahçesi


Gönül rahatlığı ile diyebilirim ki, Maria'nın Bahçesi'ni bir kere ziyaret edebilirsiniz. Bu yazıyı yazmaya karar vermeden önce Maria'nın Bahçesi'nde değişik zamanlarda 3 defa yemek yedim. Her birinde farklı mezeleri denedim, sıcak barbunyadan, topiğe, kabak kızartmasından, midyeli pilava kadar hepsi çok güzeldi. Üselik restaurant benim çok sevdiğim Akatlar semtinde oldukça büyük bir alana kurulmuş durumda. Bugün ise ilk defa kahvaltısını denedim. İstanbul'da çoğu zaman pazar sabahlarını bir yürüyüşün ardından kahvaltı ile taçlandırıyoruz. Kahvaltı yapılan mekan iç açıcı olsa bile ne peynirler ülkemizin harika çeşitliliğini yansıtmaya yetiyor ne de reçeller veya yumurtalar organik methodlar ile yapılıyor. (* Oysa, Orta Asya yaylalarından İran'a, Anadolu'ya, Mezopotomya'ya, Balkanlar'a, Mısır'a ve Arabistan Yarımadası'ndan Mağrip'e uzanmış olan göçebe Oğuz Türkleri, Selçuklular ve ardından Osmanlıların peynirlerle tanışıklıkları çok eskidir. Farklı yaşayan halkların yaratıkları bir araya gelince, ortaya muhteşem bir peynir zenginliği çıkıyor ) Sonuç olarak tatmin olmadan ayrılıyoruz. Bütün bu saydığım özellikleri Maria'nın bahçesi barındırıyor. Eksik olanlar neler? Filtre kahve veya farklı kahve seçenekleri yok. Bunun sebebini anlayamıyorum. Yeriniz kalırsa bu arada pasta şefinin ayrı olarak her gün farklı bir sürü çeşit kek ve pasta hazırladığını hatırlatayım.

Kahvaltısına gelince, serpme kahvaltı şeklinde tüm çeşitler servis ediliyor. Ardından muska böreği tazında bir börek ve isteğinize bağlı yumurta seçebiliyorsunuz. Bu sürede çay sınırsız ve 5 farklı reçel servis ediliyor. Detaylar fotoğraflarda :)





* Artun Ünsal'ın "Süt Uyuyunca" kitabından alınmıştır. Bu kitap peynir ile ilgili kültürel zenginliğimizi yansıtıyor.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder