10 Mayıs 2013 Cuma

Arçelik Gastro İstanbul Festivali

Sıra geldi bir gastronomi festivaline... İstanbul'da bu şekilde bir sey düzenlenir de gidilmez mi?  Bu organizasyon  hakkında çok fazla şey okumak istemedim. Aklımda bir hayal kurup büyütüp büyütüp onları beklemek yerine yemekler yapılacak ve yemek konuşulacak yeri o anda görmek istedim.
Gördüğümü de beğendim :) Sanıyorum İstanbul'da bu çapta düzenlenen ilk festival diyebiliriz.

Katılan markalar içinde çok sevdiğim adresler vardı. Bir yandan şunu düşündüm İstanbul'da hizmet veren köklü bir restaurant olsam böyle bir etkinliğe neden katılmayayım? Düşünsenize vakit ayırarak burayı gözlemlemek, öğrenmek isteyen muhtemel müşteri grubunuz orada. Dolayısı ile ana markaya böyle bir etkinlik için teşekkür etmek gerekiyor. İlerleyen senelerde düzenli bir şehir etkinliği olursa eminim daha çok gelişecek yanları da olacaktır.
Ufak ufak fikirlerimi paylaştıktan sonra bugün neler gördüğüme ve tattığıma gelelim...

Festival'de birçok sevilen restoran yer alıyordu. Bu markaların bir kısmı kendi menülerinde yer alan sevilen içecek ve yiyeceklerin bir kısmını sunarken, bir kısmı da yeni menüler yaratmıştı. Şeflerin sizin önünüzde hazırladıkları minik lezzetlerden istediğinizi satın alıp tadabiliyorsunuz. Bu sırada Arçelik standında gün içinde aralıklı yemek atölyeleri düzenleniyor.


Bana eşlik eden arkadaşım Derya ile ne yiyeceğimize uzun uzun gezdikten sonra karar veriyoruz. Mini hamburgerlerimizi yemek için masa ararken Doors Akademi'nin atölyesi başlıyor. Eğitmenler önce kendini tanıtıyor, eğitimlerini ve deneyimlerini paylaştıklarında söylemeliyim ki hayal ettiğimin çok üstünde bir ekip. Sezar Salatasını peyniraltı suyundan jeller ve tavuk kullanılan lolipoplar eşliğinde yeniden yaratıyorlar.

Bizde bu arada yiyoruz ve yiyoruz :) İçecek bölümü maalesef çok kapsamlı değil. Daha önce Kanyon'da şarap tadımına yönelik bir etkinlik düzenlenmişti. Oradaki katılımcıların ve getirilen şişelerin çok daha fazla olduğunu söylemeliyim. Ayrıca her marka tanıtımı için çok daha renkli tanıtım şekilleri seçmişti.

Favorim Lucca ve Les Ottomans oldu. Lucca'da Mini hamburgerler ve Satsuma limonata. Les Ottoman'da ise yer elması çorbası. Da Mario en sevdiğim ilk 10 listesinde yer alıyor. Doors grubunun bu mükemmel restaurantında ise Tiramisu ile kapanışı yapıyorum.

Sonra Frankie gözüme çarpıyor. Sıra sıra hazırlanmış içecek standında siyah üzümlü ice tea alıp yeme içme işlerini gerçekten kapıyorum :)

Şimdi festival havasını yaşatmak için sizi resimlerle baş başa bırakıyorum.





Festival iki gün daha Küçükçiftlik Park'ta devam ediyor. Sosa, Midpoint, Num Num, Vogue, Borsa ve daha fazlası gezilebilir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder